libertext. Uzun bir çalışmanın ardından en sona bırakılan üç unsur kalıyor genellikle: Giriş, sonuç, özet. Kimi zaman "gelişme kısmı bitsin şimdi onlarla da uğraşmayayım," kimi zamansa "nasıl yazılacak ki aklımda bir bilgi yok," düşünceleriyle ertelenen ama her zaman en sonunda sancılar içinde kıvranarak yazılan Kitabın özeti. Min ve Ağaçkulak Çulpo denilen,çömlekçileriyle ünlü olan bir köyde yaşıyorlardı.Turnaadam ailesiz olan Ağaçkulak için birnevi aile sayılırdı.Bu iki arkadaş havalar güzel olunca köprünün altında soğuk olunca eskiden mahsül saklanan çukurda yaşarlardı. Bir gün Ağaçkulak uzun süredir izlediği Min Pucca, Pucca Günlük 6 Şimdi Biz Neyiz ile bu kez evlilik arifesine kadar geliyor. Sudoku Film Dizi Kitabın Yazarı: Pucca Kitap Türü: Günlük / Anı Yayınevi: DEX Yayınlandığı Yıl: 2017 (13-02-2017) Sayfa Sayısı: 244 ISBN: 9786050940916 Kitap Puanı: 8.2 / 10 | Yorum: 7 Buvideoda iPhone 11 hakkındaki uzun kullanım deneyimimi anlatıyorum.Tüm teknoloji incelemeleri için kanalımıza ABONE olun https://goo.gl/Le64w3Web Sitemiz PekiYa Şimdi?-PuCCa Günlük 7. Pucca. 14,90 TL. İnce Kapak. İndigo Kitap. Sepete Ekle. Ve Geri Kalan Her Şey - Pucca Günlük 2. Kitap. Pucca. Etiketler ihsan oktay anar kitap özeti, yedinci gün kitap özeti, yedinci gün özet, yedinci gün roman 15 Eylül 2012 Cumartesi Yazar Sevan Nişanyan bu ilginç kitabı 1000'i aşkın Türkçe sözcüğün kökenini nereden geldiğini esprili ve kolay okunur bir dille anlatıyor, her gün kullanılan bu sözcüklerin aralarındaki jiYWcN. Yıl başlangıcında çoğunluk piyasa işlemcisi tarafından hesaplamalara dahil edilmeyen, Nisan ayının ortasından bu yana ise ciddi anlamda fiyatlamalara dahil olan erken seçim sürecini tamamladık. 24 Haziran gecesi sandıktan çıkan sonuçların politik etkileri bir yana, fiyatlamalar açısından en önemli yanı Mart 2019’da yapılması beklenen yerel seçimler dışında 5 yıl süreyle -normal koşullar altında- bir daha sandığa gidilmeyecek olması. Şu an için seçim riski masadan kalkmış mıdır? Evet. Öte yandan diğer bir önemli piyasa sonucu olarak da seçimlerin ikinci tura kalmamasını ve 8 Temmuz’da dek oluşacak ek belirsizlik sürecinin ortadan kalktığını söylemek gerek. Bu noktada yerel varlıkların fiyatlanması açısından belirsizlik başlığı altında sıralanan iki önemli konuyu listeden çıkardığımızı bilmek ve bu durumu paydaşlara anlatabilmek önemlidir. İkinci pozitif nokta olarak altını çizelim. Gelecek dönem içerisinde yanıt aranacak en önemli soru ise bizim açımızdan yeni ekonomi takımının hangi isimlerden oluşacağı ve nasıl bir politika duruşunu benimseyeceği olacak. Seçim öncesi tartışılan haber akışı bir yana, gün daha rasyonel davranışların mecburiyetini öne çıkaracaktır. Mali cephede takınılacak tutum, konuşulan ek bütçe tedbirleri, çift hanede seyreden ve yaz dönemi içerisinde yıl içi zirvesini test etmesi beklenen enflasyona yönelik alınacak tedbirler, Türk lirasında stabilitenin para politikası dışındaki diğer alanların da katkısıyla sağlanması, beklenen-tartışılan reform paketlerinin hayata geçirilmesi gibi önemli maddeleri beklentiler arasında saymak mümkün. Zaman içerisinde dış piyasalar ile olan korelasyonun artışı ve içe kapanma durumumuz da terse dönecektir. Sağlıklı olan da bu. Tüm yerel varlık gruplarında kısmen de olsa oynaklık düşüşü bekliyoruz. Kısa vadede ihtiyatlı iyimser, orta-uzun vadede ise önümüze konulacak yol haritasının ardından karar vermenin daha sağlıklı olduğuna inandığımızdan ihtiyat derecesini biraz daha artırarak yola devam etmenin sağlıklı olduğuna inanıyoruz. Stabilitenin sağlanması, öngörülebilirliğin genele yayılması herkes açısından kritik önemde bulunuyor. Boşlukta hareket ederken düşünmeye çabalamak gibi durumların kimseye faydası olmadığı aşikar. Biz, öncelikle içeride sakinlemeyi başarabilirsek dış koşullara hazırlanmak için de vakit kazanmış olacağız. Zira sınırlarımızın dışındaki ekonomik dünyada ciddi bir sürece giriyoruz. Ticaret kaygılarının epey bir süre daha tartışılacağını söylemek hata olmayacaktır. Sürekliliği olmasa da zaman içerisinde tekrar tekrar farklı başlıklar altında önümüze çıkacağı aşikar. Konunun çığırından çıkmaması için sarf edilen çabalar umuyoruz ki uzun soluklu olur. Aksi durumda ise küresel ticaretin yavaşladığı, üretimin aksaması kanalıyla istihdamın etkilendiği, ülkelerin birbirine enflasyon ihraç ettiği bir noktaya varacağımızı düşünmek çok da yanlış değil. Umuyoruz ki bu noktaya gelinmez. Şimdi bizim için eğer istersek yeni bir hikaye yaratmak ve pazarlamak düne göre daha kolay. Masadan kalkan belirsizliklerimiz de var, dünden kalma, yanımızda taşıdığımız problemli taraflarımız da. Her seçim bir tür muhasebe, faydalı geri dönüş niteliğinde. 17 Nisan-24 Haziran arası dönemin kararsızlığı artık yeni yol haritasının sunulması ile yatırımcı açısından farklı şekillenecek. Seçimlerin ülkemiz açısından hayırlı olması temennilerimle. Sis Miguel de Unamuno Kitap Özeti Konusu İncelemesi. Uzun süredir okumayı istediğim ama kitraplık rafında duran bir kitaptı. Aslında felsefe, varlık felsefesi ontoloji konularına öyle hakim değilim. Genel kültür seviyesinde çok alt derecede birkaç seş dışında felsefe yabancısı olduğum bir bölge. Varlık ya da varoluşu sorgulayan yazarı da aslında yeni tanıdım. Kitabı okumam da kolay oldu. Hem E pub’dan hem de basılı olarak İş Bankası Kültür Yayınları’ndan okudum. E-Pub yatarken okuma kolaylığı sağladı ve özellikle kitaptan alıntılar ve altı çizili yeri One Note’uma aktarmak kolaylığı vardı. Neyse şimdi kitap özeti ve minik bir okuyucu notu yani inceleme sırası. Daha fazla kitap daha fazla aydınlık ve yeni bir dünya görüşü için, bilincimizde yeni yollar açıp farketmediğimiz şeyleri görmek için yukarıdaki düğmelerle çok dah afazla kitap okuyabilirsiniz. Her kitap gerçekliğin farklı bir evrenidir. Kendi varlığını bir sis perdesi arkasında yok olmuş gibi gören Agusto, anne ve babasıdan kalan mirasla rahat bir yaşama sahiptir. Hizmetçileri ile büyük bir malikanede yaşar. Agusto köpeği Orfeo ile sık sık konuşur, monologları ile yaşamı, nesnelerin gerçekliğini, varlığını sorgular. Bir gün sürekli yaptığı gezintiler için dışarıya çıkar bu esnada genç bir kız dikkatini çeker ve o genç ve çekici kızı takip eder. Kızın yaşadığı eve kadar gelir ve evin hizmetçisinden kız hakkında bilgiler alır ve daha sonra tekrar uğramak üzere evine döner. Sis Miguel de Unamuno Adının Eugenia olduğunu öğrendiği kız halası ve eniştesi ile yaşayan piyano öğretmenidir. Kız nişanlanacaktır. Kızın sevgilisi olduğunu bile bile ısrara eden Agusto aile ile tanışır. Kızdan ümidini keser ve Rosario adındaki eve girip çıkan kız ile ilgilenmeye başlar. Bu sırada enişte ile derin felsefi varlık tartışmalarına girer. Artık yaşamındaki onu saran sisten çıktığını düşünür. Bir yazar kadınların prikolojisini daha sonra da patolojisini araştırmak için gider. Burada aslında kendisinin bir roman karakteri oduğunu ve gerçek olmadığını öğrenir. Her şey geri teper artık her şey onun için bir varlık problemi olmuştur? Kimdir? Niye vardır? Sonunda kız bunu aldatıp sevgilisine tekrar döner. Okuyucu yorumu İnceleme Agusto, kadın prikolpojisini ve fizyolojisini araştırmak için yanına gittiği yazarın romanındaki bir karakter olduğunu anlar. Yaratıcısı ile varlığını tartışır, yazar da yarattığı varlığı ile varlık felsefesi üzeirne tartışır. Bir roman kişisinin ruhu ya da kişiliği, derinliği ancak onun yaratıcısı kadar kadardır. Ya da okurun ruhu kadardır. Bir kurgusal varlık olan Agusto sadece yazarının bir fantezisi bir ürünüdür. Yazar Don Miguel, Agusto’un asla kendisi gibi olamayacağını söyler. O sadece yazarın olmasını istediği kişidir. Varlığı asla kendi elinde değildir. Sis Miguel de Unamuno Var olmayan bir roman kişisi olduğunu düşünür Agusto. Hizmetçisi ise her şeyin gerçek olduğunu, var olduğunu söyler. Efendisi ona göre böyle düşünerek delirmiştir. Kurgusal bir kişiliğe sahip olmak, aslında hiç var olmamak ile var olmanın aynı şey olduğunu düşünmek delilikten başka bir şey değildir. Agusto, madem okurların zihninde, yazarın zihninde vardır, o zaman neden var olmasın? Hayali ve kurgu bile olsa var olamaz mıdır? Varlık felsefesi adına çok güzel diyaloglar ve Agusto’nun monologları ile aşk öyküsü gibi görünen bir felsefi romanla karşılaşacaksınız. Çok akıcı ve haftasonu okuyup bitirilecek insana sorgulamayı öğreten bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Felsefe bilmenize gerek yoktur. Kitapta çok az sayıda felsefi terim var ki onları da zaten bilmemek mümkün değil. Özellikle eniştenin kendisini “mistik, kutramsal anarşist” olarak tarif ettiği felsefi bölmler de çok iyi. Sis Miguel de Unamuno Minik Bir Okur Alıntısı 📖 Evet, beyefendi, ben anarşistim, mistik bir anarşistim, ama kuramsal olarak, bunu iyi anlayın, kuramsal olarak. Korkma dostum; –bunu söylerken, elini nazik bir biçimde Augusto’nun dizkapağının üstüne koydu– bomba atmam. Benim anarşizmim sırf tinsel. Çünkü dostum, hemen hemen her şey hakkında kendime özgü düşüncelerim var… 📖 Tanrı’nın, dünyanın ve nesnelerin olması gerekli mi? Bir şey olması gerekli mi? Bu gereklilik fikri, rastlantının kafamızda oluşturduğu üstün modelden başka nedir, ne dersin? 📖 Ruhun kendisi, aşktan ve ete kemiğe bürünmüş acıdan başka nedir? 📖 Bak, aşk denen şey, kitaplara özgüdür, yalnız üzerinde konuşmak ve yazmak için uydurulmuş bir şey. Ozanların saçmalıkları. Bütün bu aşk denen şey, müzikten başka bir şey değildir… 📖 Bir dram, bir roman ya da bir nivola kahramanının ruhu, ancak onu yaratanın ruhu kadardır. — Evet, yazarının ruhu kadar. — Hayır, okurunun. 📖 Hayır. Yalnızca kurgusal bir yaratık olarak varsın, sen yalnızca benim fantezimin bir ürünüsün, zavallı Augusto’cuğum, benim yazdığım, senin sözde serüvenlerini ve talihsizliklerini yazdığım öyküyü okuyan benim okurlarımın ürünüsün; sen yalnızca bir roman ya da nivola –ne dersen de– kişisisin. Böylece artık yaşamının gizemini öğrenmiş oldun. 📖 Peki, peki bu duyguları bir yana bırakalım, başka bir konuya dönelim. Bir adam yatakta hareketsiz uyuyorsa, düşünde bir şeyler görür, en çok var olan hangisidir Düş gören bilinçli insan mı, yoksa düşün kendisi mi? — Peki ya, düş gören, kendinin var olduğunu düşünde görürse, ne olur? –diye sordum ona. 📖”Gerçekten var olmadığım doğru olabilir mi?” diye soruyordu kendi kendine. “Yalnızca kendi fantezisinin ürünü, gerçek bir kurgu yaratığı olduğumu söylerken haklı olabilir mi?” 📖Yaşadığının düşünü görmek… neyse de, ama bu düşü bir başkasının görmesi!.. “Peki niçin var olmayacakmışım?” diyordu kendi kendine, “Niçin? Bu adamın beni düşünde yarattığını, kafasında ürettiğini varsayalım, ama başkalarının kafasında, yaşam öykümü okuyanların kafasında yaşamıyor muyum? Peki, eğer böyle birçok insanın imgeleminde yaşıyorsam, birisinin değil de, birçok kişinin düşü gerçek olmaz mı? Kitap sayfa sayısı 240 Okuma süresi 10 saat Yayınevi İş Bankası Kültür Yayınları Bir kitap okuyunca ne yaparsınız? Son sayfayı da bitirip, “SON” yazısını görüp, kapağı kapattığınızda ne hissedersiniz? Ben, eğer çok da severek bir solukta okuduğum bir kitabı bitirdiysem, “Vay be!” derim, “Ne maceraydı.” Gözümü kapar, biraz daha kitabın bende bıraktığı etkinin tadını çıkarırım. Birkaç gün kitabın kahramanları kafamın içinde gezinir. Etrafımdaki kişilere öneririm; kitabın konusundan söz ederim. Sonra biter. Belki bir gün yeniden okurum o kitabı ya da bir nedenle yine aklıma düşer, anımsarım. O kadar. Gelin görün ki ben şu “kitap özeti çıkarma” işini bir türlü AN-LA-YA-MI-YO-RUM! Duyuyorum; okullarda çocuklara ödevler veriliyor. Bir kitap veriliyor. Al bunu oku. Anla. Sonra özetle. En sinir olduğum lafsa şu “Ana fikri ne?”Burada, Bir Dolap Kitap’ta yaptığımız şey de bence bundan öte bir şey değil. Bizim Dolap’a ilk yazıyı yazdığımız anda aklımızdan geçen şey şuydu Biz bazı kitaplar okuyoruz; hoşumuza gidiyor ve başkalarıyla da paylaşıyoruz. Belki beğenip başka okumak isteyenler de çıkar… Ben bu işin mantığını çözemiyorum. Tamam, çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak amaçlanıyor olabilir. Okuduğunu anlasın, yorumlasın. Fakat iş özet çıkarmaya gelince, benim rastladığım örneklerde çocuklar bunu bir dayatma olarak algılıyorlar. Zorunluluktan yapılan, eziyetli bir iş gibi görüyorlar. O kitap kimi zaman zaten tercihleri dışında seçilmiş bir kitap oluyor. Güç bela okuyup bitiriyorlar ve o koskoca kitabı özetlemek Çin işkencesine dönüyor. Onun yerine sınıfta hep birlikte okunsa, birlikte tartışılsa, kitabın kahramanıyla özdeşlik kurulmaya çalışılsa, konuya başka başka olasılıklar eklense… O kitabın içine girilip oradaki hikaye yaşanmaya çalışılsa… Bir Dolap Kitap’a ilköğretim çocuklarında ne kadar çok e-posta geliyor bir bilseniz. “Filanca kitabın konusu değil de özeti var mı sizde?” “Falanca kitabı da okuyup bize kısaca özetler misiniz?” “Söz ettiğiniz kitapların özetlerinin olduğu bir bölümünüz var mı?” “Şu kitap kaç sayfa? Ödevime yazacağım ama kitap bende yok, sayfa sayısını bilmiyorum. Söyler misiniz?” İnternette sırf bu çocukların derdine derman olan feci siteler var Kitap özeti siteleri. Çocuklar o sitelere girip gerkli kitapları bulup, özetini bir güzel ediniyorlar. O yüzden sayfa sayısını bize soruyorlar; çünkü bırakın kitap hakkında biraz olsun düşünmeyi, o kitabı okumamışlar bile. Çok canımı sıkıyor bu durum. Keşke biri bana gelip mantıklı bir açıklama getirse ve anlayabilsem. Daha dün, Türkçe sınavından zayıf not alan bir çocuğun öğretmeninin konuyla ilgili yorumlarını duydum ve ağzım açık kaldı. Öğrencinin velisi öğretmene gidip sınav kağıdını görmek istemiş. Sorulardan biri, klasik “Okuduğunuz metnin ana fikri nedir?” imiş. Öğrenci de buna bir yargıda bulunmuş; o istenen ana fikrin de yer aldığı bir yargıymış bu. Ama öğretmen bunu sıfır 0 olarak değerlendirmiş. Gerekçesi öğrencinin burada kendi fikrini de işin işine kattığı yolundaymış. Halbuki yazarın düşüncesinin ne olduğunu söylemek zorundaymış. Yaklaşım buysa, kimse bu çocuklardan kitap okumalarını, kitapları sevmelerini ve ileride edebiyatla sıkı fıkı olmalarını beklemesin zaten. Bir şey okuyup, üzerine kendi yargılarını ekleyerek sindirmeyeceksen ve herkes o yazarın düşüncesini körü körüne benimsemek zorunda olacaksa doğru olan, not alınan durum buysa kitap okumasınlar zaten. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Kitap ödevleri, kitap özetleri olsun mu olmasın mı? Olacaksa doğrusu bu mu, yoksa nasıl olmalı? Görüşlerinizi ve deneyimlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Bir de bu yazılar var Bir Yıldıza Övgü, kazanımlarımız, değerlerimiz ve güdümlü okuma Çocuk kitabı ne değildir? Çocuk Kitabı Nedir? 16 Sağlam Yanıt Kitap okuma ödevi / Kitap okuma cezası Okumayı sevmeyen çocuk yoktur, okumayı seveceği kitapla karşılaşmamış çocuk vardır! Fotoğraf kaynak Kitap ÖzetleriKitap Özetleri Serdar253 postsLocation 1251İki Şehrin Hikayesi Özet - Charles DİCKENSKitabın Adı İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ Yazarı Charles DİCKENS Basıldığı Yer/Yıl ALTIN YAYINEVİ/1980 ÖZETİ 1775 yılının Kasım ayının dondurucu bir gecesinde eski ve saygı duyulan Tellson bankasının temsilcisi Mr. Jervis Lorry, bir posta arabasıyla Dover şehrine gider. Orada son günler, Londra’dan geri dönmesi için ülkesine çağrılan Lucie Manette adında güzel bir Fransız ile buluşacaktır. Birlikte Paris’e giderler. Manettenin babası, Dr. Manette, Defarge’lerin meyhanesinin üstündeki küçük bir tavan arasında gizlenmektedir. Dr. Manette Bastille hapishanesindeki bir hücrede tek başına 18 yıl hapis tutulmuştur. Şimdi, ruhsal dengesi bozulduğundan İngiltere’ye mülteci olarak götürülecektir. Lorry ve Luci Manette’nin Paris gezisine Tellson bankasının Jerry Cruncher adında sadık, garip görünüşlü bir hizmetkârı da eşlik eder. Defarge’lerin meyhanesi, Paris’teki ihtilalcilerin merkezidir. Eski rejimin baş düşmanı olan Defarge’ler tavan arasını vermişler ve Dr. Manette de hergün geçmişini hatırlamaya çalışmıştır. Bu arada ihtilâl geldiği zaman ortadan kaldırılmasını istediği bütün aristokratların adlarını içeren garip bir atkı örmektedir. Lucie ve Jarvis Lorry’nin yaşlı Londra’ya getirmelerinden beş sene sonra, John Barsad adındaki bir adamın İngiltere aleyhine casusluk yapmakla itham ettiği Charles Darney adındaki bir Fransızca öğretmeninin yargılanmasında bulunurlar. Manette’ler beş sene önce Fransa’dan İngiltere’ye dönerlerken Darney’e vapurda rastladıklarını parlak bir avukat olan, Sydney Carton kurtarır. Carton sanığa o kadar benzer ki diğer avukat Mr. Stryver, sanığı “tanıyanlar”ın ifadelerini alt üst eder. Yargılanmadan sonra, Darney ve Carton Manette’lerin mütevazi evlerini sık sık ziyaret ederler. Darney’in denen bencil Fransız aristokratlarının mirasçısı oldukları anlaşılır. Onlarala hiçbir alışverişte bulunmamaya karar veren Darney Londra’da yaşamaya karar vermiştir. Parlak fakat istikrarsız biri olan Carton, Mr. Stryver’ın davalarının hazırlanmasıyla görevlendirilirse de çok defa sarhoş olduğundan duruşmalarda hazır iki genç de Lucie ye kur seçtiği zaman Carton asil bir hareketle Lucie’nin seçtiği bir kimse için hayatını feda etmeye hazır olduğunu söyler. Darney ve Lucie evlenirler. Fransa’da ihtilâl patlayıp, ihtilâlciler Bastille hapishanesini basarak mahkumları serbest bıraktıkları zaman, küçük kızları altıyaşındadır. Charles Darney’in amcası Markisinin kullandığı arabanın küçük bir çocuğu öldürmesi Fransız köylülerini öfkelendirmiştir. Çocuğun babası Markisi mahkemeye getiremeyince, yatağında öldürmüş ve bunun sonucunda da asılmıştır. Bir gün İngiltere’deki yeni Markisine bir mektup gelir. Darney, mektuptan, ailesinin eski hizmetçisinin ihtilâlciler tarafından müdahale ederek kendini kurtarmasını rica eder. Çünkü tutuklandığı zaman Charles’in emirlerini yerine getirmeye çalışarak halka aile namına tazminat vermektedir. Darney, şerefli bir düşünceyle, Fransa’ya giderek bir şeyler yapmaya karar verir. Böylece, Paris’e Tellson bankasının bu şehirdeki bir işini yönetecek Jarvis Lorry ile birlikte gider. Darney, şehre gelir gelmez, ülkeye dönen bir aristokrat diye tutuklanır. Haber İngiltere ulaşır ulaşmaz, Lucie ve Manette, yardım için Fransa’ya giderler. Bastille zindanında uzun yıllar hapsediln bu olayın damadının kurtulmasına yardımcı olacağını düşünür. Manette’ler Paris’e geldiği zaman terör rejimi tam bir egemenlik kurmuştur. Kana susamış ihtilâlciler, yaşlı doktora saygı gösteriyorlarsa da, Defarge’lerin ailesi mensuplarına besledikleri nefret öylesine derindir ki, Darney mahkeme önüne çıkarılmadan önce, bir buçuk yıl hapis bu süre zarfında Lucie kocasını göremez. Darney, sonunda mahkeme önüne çıkarılır. Bn. Defarge mahkeme salonunun ön sırasında oturur, şeytani atkısını örer ve Darney’in öldürülmesini ister. Charles, St. Evrémondé’lerle hiçbir alışverişi olmadığını söyler ve gerçekte ailenin servetinin yıllarca zarar verdikleri halka geri verilmesini emrettiğini söyler. Halkın saygı duyduğu Dr. Manette adının lehine konuştuğu zaman, mahkemedeki dinleyiciler kendisini alkışlarlar. Darney serbest bırakılır. Mahkeme kendisini serbest bırakmakla beraber, Darney’in Fransa’dan İngiltere’ye gitmesine izin vermez. Manette’ler bu zaferi henüz kutlamamışlardı ki, Darney yeniden tutuklanır. Defarge’ler ve kimliği belirtilmeyen esrarengiz bir tanık onu, halk düşmanlığıyla suçlamıştır. Darney, hücresinde teselli edilemez bir durumda kendisini suçlayanın kim olabileceğini, Lucie’nin eski sadık himetçisi , uzun yıllardır görmediği kayıp kardeşini Paris sokaklarında görür. Bu senelerce önce İngiltere’deki mahkemede Darney aleyhine tanıklık yapan hain John Barsad’dır. Şimdi, Sydney Carton da Paris’tedir. İhtilâlcilerin bir casusu olarak Barsad’la görüşür. Kendisini, daha önce İngiltere için casusluk yapmış biri diye teşhir edeceği tehtidinde bulunarak, onunla gizli bir antlaşma yapar. Darney’in yeni mahkemesinde, Mr. Deuarge, St. Evrémonde’ları iğrenç suçlamalarla karalayan bir liste çıkarır. Adam, Dr. Manetta’yı da, Darney aleyhindeki tanıklar arasında gösterir. Bu önemli belge, ihtiyar doktor tarafından Bastille’deki hapis hayatı sırasında yazılmış ve ihtilâlciler burasını ele geçirdikleri zaman Defarge, Dr. Manette’nin hücresinde bulmuştur. Belgede St. Evrémondé Markisinin dehşet saçan bir suçu nasıl işlediği ve tutuklandığı anlatılmaktadır. Soyluların hukukuna göre Markis Bn. Defarge’in kız kardeşi yoksul bir kızın ırzı geçmiştir. Kız ölüm döşeğindeyken Dr. Manette Evrémondé ailesini lanetlemektedir. Uzun yıllar unutulan bu belgenin hakimler üzerinde etkisi olur. Bunu yazdığını reddetmesine ve hakimlerden merhamet dilemesine rağmen, sözleri göz önüne alınmaz Darney’in atalarının işlediği suçların cezasını çekmesi kanaatiyle 24 saat içinde giyotinle öldürülmesine karar yıllardı kendisini terkeden Sydney Carton, şimdi sevdiği kadının kocası adına hareket etmeye karar yaptığı Barsad’ın yardımıyla, Barney’in hücresine girmeyi başarır. Kendisi ile elveda içkisi içeceğini söyleyerek Barney’in içkisine uyuştutucu madde katar ve onunla elbiselerini değiştirir. Mahkuma çok benzediğinden Carton, Darney’in adına giyotin altına yatacaktır. Bu arada Lucie’nin küçük kızı da dahil bütün aileyi ihbar etmek için Manette’nin evine gider. Darney’ler Fransa’dan kaçarken onun onları yakalamasını engeller. Bu sırada boğuşurken kendi silahıyla kendini öldürür. Tüm bu olaylar olurken Carton giyotine götürülüyordur. İdam anı gelip giyotin düşmeden önce söylediği söz aynı zamanda kitabında sonu olur “Şimdiye kadar yaptığım her işten çok daha iyi bir iş kadar böyle bir huzura kavuşmamıştım.” Karakterler Hakkında Bilgi Manette Bir zamanların güçlü parlak doktoru;Bastille zindanında geçirdiği on sekiz sene sonunda hemen hemen yıkılmıştır. Lucie Manette Dr. Manette’nin kızı,Darney’in karısı;kocasına ve ailesine bağlı bir kadın. Charles Darney Markis’ininin ve aristokratların zulmüne karşı cephe alan yeğeni. Sydney CartonKendi kendisini yıkan,fakat parlak bir avukat. Madam DefargeAristokratlardan intikam almaktan başka bir şey düşünmeyen biri. kaba ve güçlü hizmetçisi ve arkadaşı. Yazar Hakkında Bilgi Charles DİCKENS 1812 yılında Landport’ta edebiyatının en ünlü yazarlarından çalışan küçük bir memurun sıkıntılar içinde hapse girmesi nedeniyle iyi bir öğrenim yaştan itibaren hayatını kazanmak zorunda noterin yanına katip olarak girdi;kendi kendini yanı çok güçlü bir insandı.”Boz” takma adıyla yayınladığı resimli mizah hikayeleri çok beğenildi. Oldukça üretken bir yazar olarak toplum sorunlarını işledi. Romanda kişiler basit tabakalardan seçilmesine rağmen, davranışları, karakterleri, konuşmaları ile günlük hayatta sık sık rastlanan kişilerdir. Aslında bu kişilerle İngiliz toplumunun düzeltilmesi gereken kurumlarını; sözgelimi borçlu hapishaneleri, fabrikaları, yatılı okullar gibi konuları eleştirmiştir. Bu yönüyle bir sosyal reformcu yazar niteliği göstermektedir. Bu tutumuyla hükümeti harekete geçirmeyi umut ediyordu. Kendisinden sonra gelen bir çok sanatçıyı yılında öldüğü zaman büyük adamlar için ayrılan Westminster Abbey mezarlığına gömüldü.

peki ya şimdi kitap özeti